12 Nisan 2008 Cumartesi

Nükleersiz Türkiye Nükleersiz Dünya

Nükleersiz Türkiye Nükleersiz Dünya
Türkiye Yeşilleri nükleer karşıtı kampanya başlatılar.
Mevcut kampanyaları destekleyen ama diğer kampanyalardan farklı olarak ayrıca enerji politikalarını sorgulayan ve yeni bir enerji politikası ortaya koyan bir çalışmayı gündeme getiren Türkiye Yeşilleri, "nükleersiz" kampanyasına çeşitli yarışmalarlada yeni bir boyut katmış oldular. Kampanya nükleer ihalenin sonuçlanacağı güne kadar sürecek. Tehlike için geri sayım başladı.
Kampanya süresince nükleersiz kısa film yarışması, nükleersiz fotoğraf yarışması katılımları sonunda konunun uzmanlarından oluşan jüriler tarafından değerlendirilecek eserler arasında ilk üçe çeşitli ödüller verilecek. Ama yaşama sahip çıkmak bu ülke için nükleer tehlikesi karşısında en büyük ödül olacak.
Nükleersiz kampanyasını yürüten yeşiller 26 Nisan 2008'de Kadıköy'de miting yapacaklar.

http://nukleersiz.yesiller.org

11 Şubat 2008 Pazartesi

Yine Başı Açık Alnı Dik Kaldık!

Yeni Bir Anayasa ve onun alt tartışmaları olan özgürlüklere ilişkin gündeme gelen konular tartışılarak yeni bir yıla girdik. Mevcut anayasanın askersel vesayet içerdiği ve ülkenin kendi sivil anayasasına kavuşması gerektiği görüşü toplumda genel kabul görmeye başlamıştı.
Bu arada Ergenekon operasyonuyla! çeteler yine bir görünüp kayboldu. Hrant Dink cinayeti çözümlenebilecek bir aşamaya girer gibi oldu.

Birçok insan bu kez çetelerden hesap sorulacak diye düşünmeye başladı… Dikkatli olmak gerektiğini sevinmek için erken olduğunu söyledik.

18 Ocak 2008 de Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 'Medeniyetler İttifakı Forumu' için gittiği İspanya'da,“Sorunu çözmek için yeni anayasayı beklemeye gerek yok. Mutabakat sağlanırsa bir cümle yeter" demesi üzerine MHP Anayasa’nın 10.maddesini değiştirelim konu çözülür yaklaşımı getirdi…

Erdoğan İspanya dönüşü açıklama yaparken türban sorununun 'mutabık kalınacak bir cümle' ile çözülebileceğini ileri sürerek, "MHP ben de varım diyor. Mesele yok zaten. CHP yoksa yok. Olanlarla beraber biz yola devam ederiz" dedi ve Mecliste çalışmalar başladı.

“Anayasa’nın, “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinin son fıkrasına, “... ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ibaresi eklendi. Bu değişiklikle madde, “Devlet organları ve idari makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” şeklinde oldu.“Anayasanın, “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42. maddesine ise “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir” şeklinde yeni bir fıkra eklendi.

Mevcut Anayasa’da ilginç protestolar ve destek gösterileri eşliğinde Mecliste başörtüsü yasaklarını kaldırma şampiyonu MHP ve AKP sayesinde değişiklik yapıldı! Üniversitelerde başörtülü öğrenciler buna rağmen henüz içeri alınmıyor! Yönetmelik bekleniyor! Ne değişti!...
AKP ve MHP özgürlük şampiyonu oldu ama başörtülü kızlarımız yine okul dışında.

Bu arada başörtüsüne karşı çıkanlar özgürlük karşıtı sayıldı. Başörtüsü yalnız başına özgürlük olamaz. donla da okula gidilebilmeli! Yani kılık kıyafete karışılmamalı tezini savunanlara da “özgürlüklere şart koşulamaz” denildi.

Kafalarımızdaki çarpıklıklara bir son verelim;
Özgürlükler söz konusu olunca şu ya da bu kesimin özgürlüğü diye bakılamaz. Özgürlük herkes için tarif edilebilmelidir. Yoksa sesi çıkmayanın özgürlüğünü tanımamış olmayı haklı göstermiş oluruz.

Başörtüsü özgürlük değildir. Din ve Vicdan Özgürlüğü içinde bir bölümdür. Din ve Vicdan Özgürlüğü parçalanamaz bir bütünsel özgürlüktür. AKP’nin ve MHP’nin yaptığı başörtü mağdurlarının duygularını sömürmektir. Bu özgürlük etrafında eksik olanları düzenlememiz gerekir. Başörtüsü acil çözülmeli evet ama İnançsızların hakları da aynı aciliyette ele alınmalı!

Oruç tutmadığı için dayak atılan insanların mağduriyeti görülmeli ve dayak atanların işlediği eylem suç olarak görülmeli ve adli olarak cezalandırılmalı, başörtüsü mağdurlarına da hakları geri verilmeli. Bu iki olay aynı özgürlüğün alt kollarıdır. Birbirlerine şart koşma değil, Din ve Vicdan Özgürlüğü’nün kendisidir.

Bu ülkenin % 99’u Müslüman o halde % 1 yok sayılabilir! mantığının ne kadar özgürlükçü bir mantık olduğuna ikna olabiliyor musunuz. Yoksa sizin için de özgürlükler sadece size ait olanlar mı?

Olan biten açısından Türkiye’nin Takvimine bakıldığında 2009’da yerel seçimler var. Eğer Yeni Anayasa bu gündem öncesi yapılmaya devam edilseydi. Yerel Seçimlere anayasa tartışmalarıyla birlikte özgürlükçü bir ortamda gidiyor olacaktık! Yerel Seçimlere özgürlükçü bir ortamda gidilmesi demokratik ve sivil bir anayasa istemiyle hareket eden güçler Yerel Seçimler mücadelesini de bu açıdan değerlendirme ortamı bulacak, Türkiye DEĞİŞİM yoluna girmiş olacaktı.

Başörtüsünü gündeme hançer gibi sokanlar bu değişim için olumlu bir eylemlilik içine girmiş mi oldular? Başörtüsüyle kızlarımız diledikleri gibi başlarını örtsünler ama (AKP ve MHP içindekiler de dahil) otorite yanlıları başörtüsüyle değişim olanağının üzerini örtmeye kalkmasınlar.

Bu toz duman içinde işte yaşanan budur.
Yasa değişmiştir ama başörtülü kızlarımız derslere yine girememektedir. Asıl tartışılması gerekenler gündemden indirilmiştir. Ortada özgürlük açısından tam bir fiyasko vardır.
Mustafa C Arslan
11 Şubat 2008 Ptesi

27 Aralık 2007 Perşembe

öylesine başlangıç

Yaşarken
bir ipek gibi yumuşak
anlamlı olması hayatın
ve anlaşılması karşındaki
en yalın haliyle insanın
***********